Bir Tabakta İstanbul Rum Mutfağı

Eski taş evin minik bahçesinde uzun sofralar kurulurdu. Keyifli, eğlenceli, güzel muhabbetli sofralar. Rahibe işi uzun beyaz renkli masa örtüsüne minik çiçek desenli porselen yemek takımı eşlik ederdi bir de İstanbul Rum mutfağına ait tatlar. Eğer mevsim bahar ise daha çok taze yeşilliklerle yapılan ve adına Maiatiki dolmades (Mayıs Dolamaları) dedikleri yaprak sarmalar pişerdi. Hafif tarçınlı
barbunya, tarama, patlıcan salatası sadece aklıma gelen bir kaç tanesi.

Büyülü ve keyifli sofraların sihri aile büyüklerinin özellikle de ailenin yaşca büyük kadınlarının ölümleri ile birlikte yok olmaya başladı. Kimse devam ettirmek istemedi kim bilir belki de zaman ‘ev kokusu’nun yerini başka şeylere bırakmaya başlamıştı.
Ben mutfağın sihrine çocukluğumun geçtiği evlerin mutfaklarında, üzerinde minik notlar düşülmüş lekelenmiş tarif defterlerinden bir de Maria İoardanidou’nun Loksandra romanında vardım. Mutfağı, ev kokusunu ve yemeğin büyüsüne hep inandım. Ondan olsa gerek yolum bir şekilde mutfakla kesişti. Her ne kadar profesyonel olarak yemek stilistliği yapsam da ben yemeklerin görüntüsü kadar yemeklerin hikayelerini de çok sevdim. Sahaftan topladığım eski yemek kitaplarını, üzerine el yazısı ile düşülmüş notları, unutulmuş daha doğrusu ‘eski moda yemekleri’ ve tabii ki de ailemin tarif defterini. Üzeri yağ lekeli, kimi sayfaları kako damlamış solgun sayfalı o defteri. Ben kendi tarif defterimi oluştururken nostaljik bir ECE ajandası tarcih ettim. Bana çocukluğumu hatırlatan o siyah ajandalardan. Tariflerimi yazarken kendime göre notlar düştüm bir de sevdiğim yapıştırmalardan koydum.

İçinde eski İstanbul Rum mutfağı olan keyifli bir yolculuğa çıkmak istedim bana eşlik ederseniz ne mutlu bana.
İlk blog yazımda, bilinen Rum yemeklerinin dışına çıkıp unutulan bir düğün tatlısı olan ‘Siktir Pilav’a yer vermek istedim. Yanlış okumadınız
‘Siktir Pilav’ eskiden Rum düğünlerinin sonunda dağıtılan ve ‘düğün bitti’ ‘artık gidin’ anlamına gelen şekerli bir pilav.

Bereketi simgeleyen pirinç günümüz kilise düğünlerinde hala gelin ve damatın başına pirinç ve bozuk para atılıyor. Bereketli,mutlu ve paralı bir yaşamları olması için. Nerede ise unutulan ‘Siktir Pilav’ özel kıyafetli garsonlarla tarafından ikram edilirdi.
Günümüzde,bir misafirliğe gidip uzun zaman oturduğun zaman çok oturdum ‘hadi siktir pilav çıkacak şimdi’ deyimi ile yaşatılan bu pilavı pişirmek istermisiniz bilmem ama ben tarifi paylaşıyorum gerisi size kalmış.

MALZEME LİSTESİ
500 gr pirinç basmati formunda
1 ½ su
150 gr tereyağ
1 ½ çorba kaşığı tel şehriye
tuz
şeker
tarçın
HAZIRLANIŞI
Önce suyu ve tuzu birlikte haşlıyoruz. Şu kaynama noktasına geldikten sonra, pirinci içine atıyoruz. Pirinç haşlandıktan sonra süzüyoruz. Bir tavanın içine tereyağını eritip içine tel sehriyeyi koyup sarı bir renk alana kadar kavuruyoruz. Bu karışımın içine haşladığımız pirinci ekleyip iyice karıştırıyoruz. Büyük bir kapın içine koyduğumuz pirincin üzerine, şeker ve tarçın serpiyoruz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir